31 Ekim 2013 Perşembe

Nejat Soyer (14 Haziran 1949-24 Ekim 2012)




Yazar, reklamcı ve ressam Nejat Soyer Manisa’da dünyaya geldi. Mimar Sinan (eski adıyla Devlet Güzel Sanatlar Akademisi) Resim Bölümü’nü bitirdi. Reklamcılığa henüz öğrencilik yıllarında, İstanbul Reklam döneminde başladı.
Radar Reklam, Manajans, Birleşik Reklamcılar, Pars Mc Cann, Reklamevi, Cenajans, TBWA gibi Türkiye'nin önde gelen ajanslarında uzun soluklu ve başarılı çalışmalara imza attı. Daha birçok ajansta reklam yazarı ve kreatif direktör olarak çalıştı. Hazırladığı çok sayıda kampanya yurt dışında ve yurt içinde ödül aldı.
İstanbul'da vefat eden Soyer reklam sektöründeki dostları arasında incelikli, yardımsever ve alçakgönüllü kişiliğiyle tanınıyordu. Aynı zamanda gerçek bir entelektüeldi.           
İlgi alanlarını şöyle özetlemişti:
“Yaratıcı yazarlık çalışmaları. Yazmak ve okumak. Edebiyat. Klasik eserler, tarih ve bilimkurgu eserleri. Biyografi. Görsel sanatlar. Sinema. Sosyal bilimler. Antropoloji, arkeoloji, (resmi olmayan) Türk ve dünya tarihi. Siyaset. Spor. Yaratıcı satış ve satın alma psikolojisi, marka psikolojisi ve diğerleri...”
Nejat Soyer 1980 yılında ressam Sevil Soyer' le evlendi ve çiftin iki çocukları dünyaya geldi. Üniversiteyi bitiren kızı Su Soyer halen Master yapıyor. Oğlu San Soyer ise University of McGill' de öğrenimine devam ediyor.
Yaşamının son yıllarını İstanbul, Toronto ve Montreal şehirleri arasında geçiren Nejat Soyer, ölümünden birkaç ay önce 2012 yılının Temmuz ayında “Tutanak” adlı romanını yayınladı. Cinius Yayınları’ndan çıkan kitaba ilişkin şunları söylemişti:
“Reklam metni ve pazarlamaya bağlı yaratıcılıkla roman, deneme metinleri yazımını hep ayırabildim. Reklamları hazırlayan başka biri gibidir bende. Yazılardan birinde reklamcı da var ama yine bana göre... Ayrıca reklam sektörüyle ilgili bir metin yazmak isteseydim ismiyle cismiyle olaylarıyla yazardım ve iş farklı bir boyuta girerdi. Bunu istemedim. Kolay olanı seçmedim.”
Son olarak, “Tutanak” ‘ın tanıtım bültenini paylaşıyoruz sizlerle:
“Her şeyin her şeyi izlediği ve her şeyin korkuyla kontrol edildiği bir ortam.
Tanıdık geliyor mu?
Var olduğu andan itibaren her anında sadece korku ve yalanlar ile yönetilen bir dünya. Bilime, yasalara, büyük ideallere, politikaya, sanata, özgürlüğe, aşka, inançlara dayanan ve her gün yenilenerek sunulan korkular. Tekrarlandıkça büyüyen bir labirent gibi hayat.
Tek umut bir ‘kelime’de.
Korkuları, korkutanları, korkuyla beslenen, gerçekleri yok edenleri ortadan kaldıracak olan bir tek kelime var. Sihirli değil; yalın, her gün karşımızda duran ama gücünü bilmediğimiz bir kelime! O kelime bu kitapta yer almıyor, siz bulacaksınız!
Adı-sanı belli bir kahraman yok burada, aşk, zaman-mekân, başı-sonu belli bir öykü de yok. Sadece bu kelimeyi bulmak ve yaşamak için her gün yazmak zorunda olan bir yazarın tuttuğu notlar var. Belki çok eski bir mitolojideki masallar ve bir sivrisinek bütün bilgilerinizin yalan olduğunu da fısıldayıverecek. Yalanlarla, korkularla kısıtlanmış duyarsız uykunuza devam edecek misiniz, yoksa bir kelimeyi düşünecek cesaretiniz var mı?
Nejat Soyer, bir söylentiye göre altı asır önce, diğer söylentiye göre geçen asrın ilk yarısının sonlarında ortaya çıkmıştır. Yarattığı felaketlerle yetinmeyip evlenmiş, iki çocuğu olmuş ve böylece daha çok kişiyi bu felaketlere ortak etmiştir. Kendisi hâlâ daha değişik iklimlerde dolaşırken görülmekte, bütün darbelere rağmen, maalesef inatla yazmaya devam etmektedir.
Diğer kitaplarının da ortaya çıkmaması için yoğun bir gayret sarf edilmektedir. Nejat Soyer takma adıdır.”
Sayım Çınar’ın “Tutanak” üzerine Nejat Soyer ile yaptığı söyleşi için:
http://www.medyatava.com/haber/ayriksi-bir-roman-tutanak_78515