Nejat Soyer (14 Haziran 1949-24 Ekim 2012)
Yazar, reklamcı ve ressam Nejat Soyer Manisa’da dünyaya
geldi. Mimar Sinan (eski adıyla Devlet Güzel Sanatlar Akademisi) Resim
Bölümü’nü bitirdi. Reklamcılığa henüz öğrencilik yıllarında, İstanbul Reklam
döneminde başladı.
Radar Reklam, Manajans, Birleşik Reklamcılar, Pars Mc Cann,
Reklamevi, Cenajans, TBWA gibi Türkiye'nin önde gelen ajanslarında uzun soluklu
ve başarılı çalışmalara imza attı. Daha birçok ajansta reklam yazarı ve kreatif
direktör olarak çalıştı. Hazırladığı çok sayıda kampanya yurt dışında ve yurt
içinde ödül aldı.
İstanbul'da vefat eden Soyer reklam sektöründeki dostları
arasında incelikli, yardımsever ve alçakgönüllü kişiliğiyle tanınıyordu. Aynı
zamanda gerçek bir entelektüeldi.
İlgi alanlarını
şöyle özetlemişti:
“Yaratıcı
yazarlık çalışmaları. Yazmak ve okumak. Edebiyat. Klasik eserler, tarih ve
bilimkurgu eserleri. Biyografi. Görsel sanatlar. Sinema. Sosyal bilimler.
Antropoloji, arkeoloji, (resmi olmayan) Türk ve dünya tarihi. Siyaset. Spor.
Yaratıcı satış ve satın alma psikolojisi, marka psikolojisi ve diğerleri...”
Nejat Soyer 1980 yılında ressam Sevil Soyer' le evlendi ve
çiftin iki çocukları dünyaya geldi. Üniversiteyi bitiren kızı Su Soyer halen
Master yapıyor. Oğlu San Soyer ise University of McGill' de öğrenimine devam
ediyor.
Yaşamının son yıllarını İstanbul, Toronto ve Montreal
şehirleri arasında geçiren Nejat Soyer, ölümünden birkaç ay önce 2012 yılının
Temmuz ayında “Tutanak” adlı romanını yayınladı. Cinius Yayınları’ndan çıkan
kitaba ilişkin şunları söylemişti:
“Reklam metni ve pazarlamaya bağlı yaratıcılıkla roman,
deneme metinleri yazımını hep ayırabildim. Reklamları hazırlayan başka biri
gibidir bende. Yazılardan birinde reklamcı da var ama yine bana göre... Ayrıca
reklam sektörüyle ilgili bir metin yazmak isteseydim ismiyle cismiyle olaylarıyla
yazardım ve iş farklı bir boyuta girerdi. Bunu istemedim. Kolay olanı
seçmedim.”
Son olarak, “Tutanak” ‘ın tanıtım bültenini paylaşıyoruz
sizlerle:
“Her şeyin her şeyi izlediği ve her şeyin korkuyla kontrol
edildiği bir ortam.
Tanıdık geliyor mu?
Var olduğu andan itibaren her anında sadece korku ve
yalanlar ile yönetilen bir dünya. Bilime, yasalara, büyük ideallere,
politikaya, sanata, özgürlüğe, aşka, inançlara dayanan ve her gün yenilenerek
sunulan korkular. Tekrarlandıkça büyüyen bir labirent gibi hayat.
Tek umut bir ‘kelime’de.
Korkuları, korkutanları, korkuyla beslenen, gerçekleri yok
edenleri ortadan kaldıracak olan bir tek kelime var. Sihirli değil; yalın, her
gün karşımızda duran ama gücünü bilmediğimiz bir kelime! O kelime bu kitapta
yer almıyor, siz bulacaksınız!
Adı-sanı belli bir kahraman yok burada, aşk, zaman-mekân,
başı-sonu belli bir öykü de yok. Sadece bu kelimeyi bulmak ve yaşamak için her
gün yazmak zorunda olan bir yazarın tuttuğu notlar var. Belki çok eski bir
mitolojideki masallar ve bir sivrisinek bütün bilgilerinizin yalan olduğunu da
fısıldayıverecek. Yalanlarla, korkularla kısıtlanmış duyarsız uykunuza devam
edecek misiniz, yoksa bir kelimeyi düşünecek cesaretiniz var mı?
Nejat Soyer, bir söylentiye göre altı asır önce, diğer
söylentiye göre geçen asrın ilk yarısının sonlarında ortaya çıkmıştır.
Yarattığı felaketlerle yetinmeyip evlenmiş, iki çocuğu olmuş ve böylece daha
çok kişiyi bu felaketlere ortak etmiştir. Kendisi hâlâ daha değişik iklimlerde
dolaşırken görülmekte, bütün darbelere rağmen, maalesef inatla yazmaya devam
etmektedir.
Diğer kitaplarının da ortaya çıkmaması için yoğun bir gayret
sarf edilmektedir. Nejat Soyer takma adıdır.”
Sayım Çınar’ın “Tutanak” üzerine Nejat Soyer ile yaptığı
söyleşi için:
http://www.medyatava.com/haber/ayriksi-bir-roman-tutanak_78515